Yeni yıl kararları almayı sever misiniz? Hayattan istediklerinizi düşünmek, bunlar için hedefler koymak, o hedeflere ulaşmak için adımlar belirlemek ve hepsinin toplamında, isteklerinizi gerçekleştirmenize yardımcı olacak, yeni kararlar listesi oluşturmak.
Bir işe koyulurken kendini motive etmeyi sevenlerin uyguladığı bir alışkanlıktır bu. İşe yarar yönü de vardır elbette. Ama geçirdiğimiz bu son bir yıldan sonra ben, bu tip alışkanlıkların bazı değişimler geçirmesi gerektiğini düşünmeye başladım.
Sizin de bu durumu yaşadığınız olmuştur. Ulaşmak istediğiniz bir hedef vardır, o hedefe ulaşmak için gereken her şeyi yaparsınız ama dileğiniz bir türlü gerçekleşmez, karşınıza hep yeni engeller çıkar. İnsan, böyle bir durumla karşılaştığında öfkeye ve paniğe kapılır; kendine, dünyaya kızmaya başlar, kızgınlık günden güne büyür ve sonunda yarattığı büyük stres altında ezilir. Oysa ulaşmak istediğimiz hedefle aramızda bir engel oluştuğunda, durup bir düşünmemiz gerekir: Neden böyle oldu? Hayat karşımıza neden böyle bir direnç çıkardı? Orada, okumamız gereken bir mesaj mı var?
Bu mesaj, farklı anlamlara gelebilir. Varmak istediğimiz noktaya ulaşmak için yanlış yoldan gidiyor olabilir miyiz? Denememiz gereken başka bir şey mi var? Ya da… Defalarca denedik ama olmadı. Yoksa istediğimiz şey bizim için doğru şey değil mi?
Yürümek istediğimiz yolda, karşımıza bir engel çıktığında, bu, orada kafamızı çevirip keşfetmemiz gereken başka bir yol olduğu anlamına gelir. Hayatın işleyişi böyledir… Hayat bizimle kavga etmez, yol gösterir. Bir zorlukla karşılaştığımızda bu çoğunlukla, eksik olduğumuz bir konuda bir öğreti almamız gerektiği anlamına gelir. O zorluğu aştığımızda ise biraz daha güçlenmiş oluruz. Eğer o zorluğu aşamıyorsak da bu, orada eksik kaldığımız bir şeyler olduğu ve öğrenmeye devam etmemiz gerektiği anlamına gelir.
Dediğim gibi; karşımıza çıkan mesajların anlamları farklı olabilir, belki istediğimiz şeye ulaşmak için yapmamız gerekenler farklı, belki de istediğimiz şey bizim için hayırlı değil… İçinde bulunduğumuz durumu ve hayatın karşımıza çıkardığı şeyleri ölçüp tartarak değerlendirmemiz gerekir bunu. Ama genel itibariyle şöyle söyleyebilirim: Hayatta zorluk diye bir şey yoktur. Ders alacağımız şeyler vardır.
Mesela işini kaybeden biri, bu olayı “kötü” olarak nitelendirme eğilimindedir. Oysa belki de o kişinin içinde keşfetmesi gereken bir cevher vardır ancak o başka bir işle uğraştığı için bu cevheri meydana çıkaramıyordur… Belki de hayat onun karşısına bu durumu, yolunu değiştirmesi gerektiğini keşfetsin diye çıkarmıştır?
Şems-i Tebrizi’nin sözünü hatırlarsınız:
“Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
Hayat bize öğretiyor… Hayat bize nerede, ne yapmamız gerektiğini, karşımıza çıkardıklarıyla söylüyor. Tek yapmamız gereken, ona kulak vermek.
Şunu bilmenizi isterim ki hayatın size söylediklerini anlamaya başladığınızda artık hiçbir şey sinirlerinizi eskisi gibi bozamıyor, yumuşacık oluyorsunuz, çünkü artık karşınıza çıkan zorlukların sizi hırpalamasına izin vermiyorsunuz, yüzeyden akıp gidiyorlar. Biliyorsunuz artık o zorluklar karşısında neler yapmanız gerektiğini, hayatın sizi neye/nereye yönlendirdiğini anlıyorsunuz.
Bu bakış açısını geliştirmek tabii ki bir günde olmuyor ama buna gayret etmeye devam etmek bir şeyleri değiştiriyor.
Peki şimdi dünyaya birlikte kulak verelim. Sizce, herkesin evine kapandığı ve birçok planının yarım kaldığı bu dönemde hayat bize ne söylüyor?
Bence hayatın bu dönemde bütün dünyaya söylediği şeylerden biri şu: Akışına bırakmayı öğrenin…
2020’de hayat bize bu sözü vurguladı altını çize çize. Ve bu yüzden bu yıl benim kararım: Her şeyi akışına bırakmak ve hayatın karşıma neler çıkardığını takip etmek…
Çünkü biliyorum ki hayatın bana söylediklerini takip edersem sonunda kendimi olmam gereken yerde bulacağım.