Dünyadaki en başarılı ip cambazı da olsan, dengede duramadığın anda “tos!”. Düşersin ve bunun sonuçları çok ağır olabilir. Spor, günlük aktivite, iş dünyası, vb. aslında gerçek hayatın bir simülasyonu. Hayatında nasılsan, iş hayatında da öylesin, aşk hayatında da. Bu yüzden denge yani sağlık, mutluluk ve huzurun olmazsa olmazı.
BEDEN: “Ne yersek, ne içersek, ne hareket yaparsak O’yuz”
“ Bedenin sağlıklıysa sen, sen sağlıklıysan zihin, zihnin sağlıklıysa ruhun sağlıklı!.”
Gün boyunca tükettiğimiz kafeinli içecekler, şekerli içecek ve yiyecekler, marketlerden aldığımız ambalajlı hazır gıdalar… Hepsi önümüze gelmeden önce bir sürü işlemden geçiyor ve bizim tattığımız “lezzetli” haline bürünüyor. Hal böyle olunca, hazır gıdaları tüketip, iç organlarınıza zarar vermek mi, yoksa sağlıklı beslenmek için daha çok yemeği evde üretmeyi mi tercih edersiniz?
ZİHİN: Ne düşünürsek O’yuz
Amerika’daki Ulusal Bilim Vakfı’na (NSF) göre, ortalama bir insan günde yaklaşık 12.000 ila 60.000 düşünceye sahip. Bir de bunun üstüne, bizim farklı teknikler dışında kontrol edemediğimiz bilinçaltı da eklenince başa çıkılması gereken şeyler bir anda kar yığını gibi üstümüze gelebilir. Bu yüzden düşüncelerimiz bizi değil, biz düşüncelerimizi kontrol etmeliyiz. Bu biraz zor bir şey farkındayım, ama deneye deneye bir bakmışsınız ki artık bu işi becerebiliyorsunuz. En azından bende öyle oldu ve sonuçtan o kadar mutluyum ki! Farketmesek de zihnimizin kötü çocuğu olan bu düşünceler biz farketmesek de bizi içten içe zehirliyor. Aslında bunu farketmenin bir yolu da gün içinde yaşadıklarımızı gözlemlemek. Mesela trafikte nasılız ? Toplantıya zamanında yetişemediğimizde tepkimiz nasıl oluyor ? İşler planladığımız gibi gitmeyince? Özel ilişkimizde istediklerimiz karşılanmadığında ? Bu tip düşüncelerin bilinçaltından bilinç üstüne çıkabilmesi için bir şey ile tetiklenmesi lazım. İşte o tetikleyiciler de gün içinde yaşadığımız olumsuzluklar. Bunun üstesinden gelebiliriz; çünkü unutmayın, ne düşünürsek o’yuz.
RUH: Ne hissedersek O’yuz
Ruhumuzu dinlemek, karşımıza çıkan olumsuzlukları kolayca aşmamıza yardım eder. Eğer içerideki kale ne kadar sağlamsa, dışarıdaki kale yıkılsa bile güçlü kalırız. Ruhumuzun dilini öğrenmemiz gerekiyor. Onunla ne kadar iyi anlaşırsak, iç sesimiz o kadar kuvvetlenir. İç sesimiz ne kadar kuvvetlenirse de ruhumuzun titreşimi o kadar büyür. Bu da bize, çevremize, dünyaya daha iyi bir birey olmamızı sağlar. Ruhumuzu nelerin doyuracağını bulmamız gerekir.
Bu her birey için değişlik gösterebilir. Ama doğa, herkes için evrensel bir nötrlemedir. Dengenin en kolay bulunabileceği ya da gözlemlenebileceği yer doğadır. Doğa bizim, biz de doğanın bir parçasıyız.
Beden, zihin ve ruh ayrılmaz üçlüsünü güzel titreşimlerle doyuracağınız dengeli, huzurlu ve mutlu günleriniz olması dileğiyle,
Hare